CUMHURİYETİN İZİNDE

“Cumhuriyetin İzinde kitabımızla kültürlü bireylerin yetişmesine katkı sağlamak istedik”

Cumhuriyetimizin 97. yılını kutladığımız bugün sizi çocuklar için özel bir kaynak olacak “Cumhuriyetin İzinde” kitabıyla tanıştırmak istiyorum. Üstelik sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl kurulduğunu değil, dünya üzerinde cumhuriyeti bir yönetim biçimi olarak benimsemiş ülkelerin de tarihine göz kırpan öğretici ve eğlendirici bir kitap bu. Bugün ve daima hep beraber cumhuriyetin izinde ilelebet yol alırken kitabın yazarları Koray Avcı Çakman ve Toprak Işık ile ortak yazdıkları “Cumhuriyetin İzinde”yi konuştuk.

Bu kitap, Anadolu topraklarının cumhuriyetle buluşma hikâyesini odak noktasına alırken Türkiye Cumhuriyeti’ni bize armağan edenleri bir kez daha saygı, minnet ve şükran duygularıyla anmamıza vesile oluyor. “Cumhuriyetin İzinde”, bilimi, sanatı ve felsefeyi tarihsel olgularla harmanlıyor, tarihî bilgileri paylaşırken kurgusuna eklediği efsane ve fabllarla özgün bir anlatım sergiliyor. Cumhuriyete daha da sık sıkıya sarıldığımız bugünlerde özellikle çocuklar için değerli bir kaynak, önemli bir rehber niteliğindeki kitabın yazarları, Ajandakolik’e yazım sürecini ve bu ortak çalışmayı anlattı. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun… Nice yıllara…

Öncelikle şu soruyla başlamak isterim; birlikte yazdığınız “Cumhuriyetin İzinde” kitabı için nasıl, ne zaman bir araya geldiniz? Cumhuriyet ateşini fitilleyen ilk kim (hanginiz) ya da ne oldu?

Koray Avcı Çakman: Molière, “Edebiyat, yazarların meydana getirdiği bir cumhuriyettir,” der. Biz çocuk edebiyatı yazarları sık sık çeşitli etkinliklerde okurlarımızla bir araya gelme fırsatı buluyoruz. Kendi dünyamızı okurlarımızla yaklaştıran bir edinim bu. Bu kitaba kadar Sevgili Toprak Işık’la birlikte yürüttüğümüz atölye çalışmalarımız, söyleşilerimiz de oldu. Edebiyat sohbetleri sırasında ortaya koyduğumuz fikirlerden yola çıkarak, ortak proje üzerinde düşünmeye başladık. Şair Paul Claudel, yazar Jacques Rivière’e yazdığı bir mektupta, “Sanatçı niçin yazar?” sorusuna yanıt arar ve “Yükten kurtulmak için” der. Yazmak, konuşmanın ötesindedir; zihnimizdeki düşünceleri, çağrışımları, kelimelerimizi özgür kılar. İşte biz bu kitapla edebiyat sohbetlerimizi bir adım öteye taşıdık, deyim yerindeyse yükten kurtulduk, sözcüklerimizi ortak bir çalışmayla da özgür kılabildiğimizin farkına vardık.

Toprak Işık: Koray’ın da dediği gibi zaten söyleşilerde, kitap fuarlarında sık sık bir araya geliyorduk. Bu birlikteliklerde edebiyat, yazı ve kitaplar üzerine de geniş sohbetlerimiz oluyordu. Beraber yazma fikri ise özellikle ortak etkinliklerimizden sonra ortaya çıktı. Hem dinleyiciler hem de biz iyi bir uyumumuz olduğunu fark ettik. Pek çok konu aklımızdan geçti. Cumhuriyet de bunlardan biriydi. İkimiz de öğretmen ailelerin çocuklarıyız. Annelerimiz babalarımız Cumhuriyet’in kazanımlarından yararlanmış insanlar. Onlardan bize devredilen değerler arasında Cumhuriyet’e bağlılık da var. Dolayısıyla Cumhuriyet kalemlerimize her an yakın duran bir kavram.

KORAY AVCI ÇAKMAN: “CUMHURİYETİN TARİHSEL DÖNÜŞÜMÜNÜ VE COĞRAFİ İZLERİNİ SÜRDÜK”

Çocukları Cumhuriyet’in izinde ufuk açıcı tarihi bir yolculuğa çıkarıyorsunuz. Ben daha kitabın ilk başlarında yer alan şu ifadenizi çok sevdim: “Zaman makinesi mi? Işınlanmak mı? Yapman gerekeni söylüyoruz: Bizi izle ve hayal et!” Hayal gücünü besleyen ve epey merak uyandıran bir yolculuk gerçekten bu! Ne dersiniz?

Toprak Işık: Einstein hayal bilgiden daha önemlidir, demiş. Konumuz edebiyatsa hayal her şeyden önemlidir. Kitap ile yazar arasındaki ilişkinin en güçlü köprüsü de bence hayaldir. Onu bir hayale ortak edebilirsek okur kitabın macerasına dahil olur. Burada Cumhuriyet macerasına çağırıyoruz okurumuzu. Belki de girişte şifreyi veriyoruz. Hayal gücünü kullan ve kapılar açılsın sana. Sonrası renki bir macera. Her kitapta olması gerekeni yakalamaya çalışmışız aslında.

Koray Avcı Çakman: Bu çalışmayı yaparken çocukların hayal gücüyle merak duygularını birleştiren, sorgulayan, sorgulatan, türler arası bir metin ortaya çıksın istedik. Çalışmanın temel aldığı eksen bir cumhuriyet çözümlemesi aslında. Cumhuriyetin tarihsel dönüşümünü ve coğrafi izlerini sürdük. Cumhuriyetin her toplumun kendine özgü siyasal yapısı ve kültürüyle özdeşleşerek nasıl şekillendiğini bazen bir masalla, bazen tarihsel bir olay içinde “çocuğa göreliliği” esas alarak kaleme aldık.

MÖ 509 yılında Roma Cumhuriyeti ile başlıyor yolculuk… “Çizme”den (İtalya’dan) sonra epey durak geziyorsunuz; İngiltere’den Yeni Dünya Amerika’ya, Fransa’dan Türkiye’ye… Tüm bu süreci anlatırken tarih bilginizi sınadığınız oldu mu? Epey araştırmaya dayalı bir kitap çünkü elimizdeki.

Koray Avcı Çakman: Elbette tarih bilgimizi sınadık ve pek çok araştırma yaptık. Ancak tarih bilgimizin dışında bambaşka bir sınanma alanımız da vardı bence. Siyasi düşünceler tarihinin en eski kavramlarından biri olan ve antik çağlardan günümüze farklı coğrafyalarda, farklı örneklerinin ortaya çıktığı cumhuriyeti çocuk okura anlatmak! Ulu Önder Atamız, “Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür,” der. Cumhuriyetin İzinde kitabında okurumuza tarihsel bilgileri verirken onları sıkmamalı, bir ders kitabı algısı yaratmamalı, “kültürlü” bireylerin yetişmesine katkı sağlamalıydık. Dil ve üslubu ona göre belirledik ve kurguyu bu bilinçle oluşturduk.

Toprak Işık: Her kitapta yazarların kendilerini farklı açılardan sınadıklarını düşünüyorum. Bu kitapta tarih bilgisi, boyutlar arasında en önemlilerden biri… Elbette ki cumhuriyeti ve tarihini bir ölçüde biliyorduk. Roma’dan, Magna Carta’dan haberdardık. Vatandaşlık hakları ile Cumhuriyet ilişkisine de yabancı değildik ama kitap yazmak genel olarak aklınızda olanların ötesine geçmeyi zorunlu kılıyor. Duracağımız teorik zemini sağlamlaştırmak için geniş bir araştırma yaptık. Cumhuriyete bakışımız evrenselle kucaklaşsın diye yabancı kaynaklardan ağırlıklı olarak faydalandık. Ancak yeterli olgunluğa eriştikten sonra metni yazmaya başladık. O aşamada kitapta yer vereceğimiz tüm bilgileri çıkarmıştık. Asıl hikâyemize başlamadan önce kapsamlı bir kaynak taraması yapmış olmanın çok faydasını da gördük. Bir konuyu birisine anlatmak kesinlikle derinleşmenizi sağlıyor. Ortaya çıkardığımız iş bizi bu anlamda da mutlu etti.

Yine kitabın başında yer alan Aristoteles bölümünde eğlendiğimi itiraf etmeliyim! Doğan Gençsoy’un çizimleriyle de espri olmuş özellikle o bölüm. Aristo’nun mantığını biraz açar mısınız?

Toprak Işık: Aristoteles kendi döneminde ve sonrasındaki yüz yıllar boyunca pek çok alanın yanısıra mantıkta da büyük bir otorite olarak tanınmış. Batı dünyasında mantığın tartışmasız kurucusu olduğunu söyleyebiliriz. Tümden gelimci akıl yürütmeyi insanlık ondan öğrendi. Önermelerle bir sonuca ulaşmanın yolunu bize gösteren o. Çok kullanılan örnektir: Bütün insanlar ölümlüdür. Sokrates insandır. Doğruluğunu bildiğimiz bu iki önermeyi kullanarak üçüncü bir gerçeği sağlam temeller üzerine oturturuz: Sokrates de insandır, öyleyse o da ölümlüdür. Kurduğu zincire bakıp şöyle diyebiliriz: Bunda ne var ki; bu şekilde ifade etmese de her insan o sonucu çıkaracak akla sahip. İşte Aristoteles’in bence mantığa katkısında kilit nokta bu. Bilgiyi zihinden zihne taşıyabilmek için formülleştirmek gerekiyor. Mantık, bu şekilde bilimselleşip geliştirilebilir olmuş. Bütün bir bilgisayar bilimi, hatta yapay zeka, önermeler üzerinde temellenmiştir. Dün bilgisayarlara mantığı bu sayede aktarabildik ve bugün akıllı robotlara bu sayede mantığı öğretebiliyoruz. Keşke eğitim sistemimizde mantığa da daha geniş yer verilse.

TOPRAK IŞIK: “VATANDAŞLIK BİLİNCİ DAHA YÜKSEK BİREYLERE İHTİYACIMIZ VAR”

Ben de okurken hep keşke eğitim sistemimizde “Cumhuriyet” diye bir ders olsaydı deyip durdum. Tarihin tozlu ve kimi zaman çocuklar için uzun ve sıkıcı olabilecek yollarında bu “macera”yı bu kitap gibi bir yöntem ve anlatımla işleyecek bir derse ihtiyacımız var sanki, neler söylersiniz?

Koray Avcı Çakman: Çocuklar ne yazık ki tarihi “zaman” kavramı üzerinden düşünüyorlar. “Bana ne falanca çağdaki olaydan ya da savaştan!” diyebiliyorlar. Oysa geçmişi anlamak bizi “şimdi”ye ait sorunların çözümüne götürür. Tarih öğreteceğimiz birine öncelikle bir tarihçi gibi düşünmeyi öğretebilmemiz gerekir. Bunun yolu da uzun ve sıkıcı metinlerden, tozlu raflardan geçmemeli. Drama yoluyla derslerin işlenmesi, Cumhuriyetin İzinde kitabımız gibi kaynaklardan yararlanılması, müzelerde de eğitime yer verilmesi ve sizin dediğiniz gibi derslerin de müfredata eklenmesiyle çocuklar tarihin çekici yüzüyle tanışabilir.

Toprak Işık: Cumhuriyet diye bir ders olsaydı çok faydasını görürdük. Çocukların bizim zannettiğimizden çok daha geniş bir yelpazede güçlü bir kavrayışları var. Sizin de belirttiğiniz gibi yeter ki onların dilinde, onların seveceği bir üslupta anlatalım. Bunu yapmaya çalıştık. Çocuklar kafiyeli anlatımı severler. Bu yüzden şiirsel anlatıma yer verdik. Çocuklar mizaha bayılırlar. Bu düşünceyle üslubumuza mizah koyduk.
Vatandaşlık bilinci daha yüksek bireylere ihtiyacımız var. Okullara bu konuda çok görev düşüyor. Müfredatta böyle bilgilerin hiç olmadığını söyleyemeyiz. Ama daha fazlası gerekli. Cumhuriyet çok iyidir, onu sevin, demekle olmaz. Ezberle kimse kimseye cumhuriyet bağlılığı aşılayamaz. Bizimki, cumhuriyetin evrensel macerasından ayrı var olmadı. Verilen eğitimde cumhuriyet öncelikle ortak bir insanlık değeri olarak yeni nesillere kavratılmalı. Peşinden de bizim milli varlığımızdaki önemi duygusal temelleri ile genç zihinlere aşılanırsa sanırım cumhuriyet halkın ortak bir değeri olarak daha da güçlü biçimde benimsenir.

Bir kitabı iki kişi yazmanın zorlukları ve kolaylıkları neler oldu? Şu bölümü ben yazayım şu bölümü sen yaz şeklinde mi ele aldınız?

Bu soruya ortak yanıt vermek istiyoruz. Önce bir şablon oluşturduk ve neleri hangi sırayla anlatacağımızı belirledik. Sonra içimizden biri ilk versiyonu rahat bir üslupla yazdı. Bu versiyon üzerinden diğerimiz ikinci versiyonu kaleme aldı. Böylece dosya üç dört defa aramızda gidip geldi. İki farklı bakış açısını kullanabiliyor olmak ise birlikte yazmanın bizce en önemli avantajıydı. Tartışmalarımız da oldu ve farklı yaklaşımlarımızı ortak noktalarda buluşturmayı başardık. Son olarak, birlikte oturup metnin üzerinden iki kişi geçtik. Geçmişe dönüp bakınca çok zorlandığımızı düşünmüyoruz.

Tam olarak kaç yaş grubunu hedeflediniz?

Koray Avcı Çakman: Kitabımızın 9 yaş üzeri. Ele aldığı konularla üst yaş sınırlamasının olmadığını düşünüyorum. Lise çağındaki bir genç de, “cumhuriyet”in çağlar boyu izlerini sürmekten keyif alacaktır. Yetmiş yaşındaki biri de cumhuriyetin felsefi, siyasi ve ahlaki boyutlarının çağlar içerisindeki yolculuğuna tanıklık etmenin hazzına varacaktır.

İkinizin de TUDEM Yayınları’ndan çıkan pek çok öykü ve romanınız var. Çocuklar için yazmaya nasıl karar verdiniz?

Koray Avcı Çakman: Çocukluktan çıktıktan sonra da çocuk edebiyatı eserlerini okumaktan hiç vazgeçmediğimi fark ettim. Bir Budapeşte seyahatim esnasında Pal Sokağı’nı ararken bulmuştum kendimi. Sanki Nemeçek az sonra sokağın bir ucundan çıkıp görünecek gibi gelmişti bana. Hâlâ dağlarda kimi zaman Heidi’nin, Clara’nın kahkahalarının bana eşlik ettiğini düşünürüm. Ne zaman üç renkli bir kedi görsem Tevfik Fikret’in Rengin şiiri geliverir aklıma. Çocukların büyülü dünyası hep heyecanlandırır, içine çeker beni. Çocuklar için yazmak o dünyada daha uzun ve heyecan dolu zamanlar geçirmemi sağlıyor.

Toprak Işık: Ben çocuk kitaplarımın öncesinde sadece yetişkinler için yazardım. Öte yandan çocuk edebiyatını bir yetişkin olarak da severdim. Çocuklarla sohbet etmekten de keyif alırım ve benim için yazmak biraz sohbet etmek gibidir. Sanırım bir de yetişkinler için yazdığım kitaplarda hep mizah dilini kullanmam çocuklara yönelmemde etkili oldu. Daha önce de söylediğim gibi çocuklar mizahı seviyorlar. Bunlar bir araya gelince, belli bir tarihten sonra çok hızlı biçimde çocuklara da yazmaya başladım.

Yine birlikte yazacağınız bir kitap projesi var mı? Ya da önümüzdeki günlerde sizlerden yeni kitaplar, hikâyeler gelecek mi?

Koray Avcı Çakman: Yazmak sürprizlerle dolu, gizemli bir süreç. Sohbetlerimizden farklı fikirler, farklı fikirlerden Cumhuriyetin İzinde ortaya çıktı. Sonrası ne olacak, biz de merakla bekliyoruz.

Toprak Işık: Cumhuriyette karar kılmadan önce de kafamızda birçok konu vardı. Bunları da birlikte yazar mıyız? Şimdilik bir şey söylemek için erken.

Bu yıl Cumhuriyet’imizin 97. yılını kutlarken aslında yalnızca çocuklar için değil, yetişkinler için de aydınlatıcı metinlere sahip bir kitabın yazarları olarak son olarak Ajandakolik okurlarına ne demek istersiniz?

Toprak Işık: Bizim gibi kültürü farklı renkler içeren ülkelerin, birlikteliklerini dayandıracakları ortak değerlere, ortak paydalara ihtiyaçları var. Cumhuriyet bu anlamda çok önemli bir işleve sahip. Mutlakiyetin ardından halkın kavuştuğu hakların en sağlam güvencesi. Onun değerini anlamak ve anlatmak hepimizin ortak görevi. Onu yükselip yüceltmek ise hamasetten uzak bir kutsallığa sahip. Gençlerin ve çocukların bunu kavrayacağına ve gelecekte bu güzel ülkenin daha da güzel olacağına inanıyorum.

Koray Avcı Çakman: İlkokulu küçücük bir köy okulunda okudum ben. Bayram günlerinde bahçeye yerleştirilen bir masanın üzerine çıkıp okurduk şiirlerimizi. Önce kalabalığı selamlar, sonra da coşkuyla haykırırdık dizeleri. Aynı coşkuyla, bu kez Cumhuriyetin İzinde kitabımızla selamlıyorum okurlarımızı. Kutlu ve sonsuz olsun.

Bu içerik ajandakolik adlı internet sitesinden alıntılanmıştır. https://www.ajandakolik.com/cumhuriyetin-izinde-kitabimizla-kulturlu-bireylerin-yetismesine-katki-saglamak-istedik/