“Koray Avcı Çakman ile Çocuk Edebiyatı üzerine söyleşi”

Kitapcafe Çocuk: Merhaba Koray Hanım, öncelikle bizi kırmayıp bu söyleşiyi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Sizi ilk yazar konuğumuz olarak ağırlamaktan şeref duyduk. Çok teşekkür ediyorum. Koray Avcı Çakman kimdir, kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Henüz küçük bir çocukken en yakın arkadaşımdı kitaplar… Develer tellal idi; pireler berber; kâh güldüm, kâh düşündüm onlarla beraber. Tatillerde Alice beni Harikalar Diyarı’na davet ederdi. Göbeğini hoplata hoplata gülen tavşanla, yumurta adamla onun sayesinde tanıştım. Herkes uykudayken Gülüver çalardı kapımı, “Haydi Cüceler ve Devler Ülkesi’ne,” derdi. Her kitap yeni bir serüvendi, her biri beni düş dünyalarında gezdirdi. Hiç terk etmedi beni hayal kahramanları; başucumda onlarla büyüdüm. Hâlâ en yakın arkadaşımdır kitaplar, çocuklar. A bir de kediler, köpekler, çiçekler, ağaçlar, kuşlar ve yıldızlar…

Kitapcafe Çocuk: İktisadi ve İdari Bilimler okuduğunuzu biliyoruz, bambaşka bir kulvardan yazarlık serüvenine geçişiniz nasıl oldu? Bir an geldi ve ben yazar olacağım mı dediniz yoksa?

Çocukluğum küçük bir sahil kasabasında geçti. Kış gelince yazlıkçılar kışlıklarına taşınır, bizse orada kalırdık. O zaman sıkılır, arkadaşlarımı, onlarla oyun oynamayı özlerdim. Kitapların büyülü dünyasını keşfettiğimde sıkılmanın nasıl bir şey olduğunu unuttum. Artık o sahil kasabasındaki çocuk değil, kâh Tom Sawyer, kâh Heidi, kâh Bay Fog, kâh Nemecsek idim. Kendimi kurgunun bir parçası yaparken “Acaba ben de yazar olabilir miyim?” diye düşünmeye başladım. Okul yolunda, derslerde her an düşlerdim bunu. Hatta “Büyümüş yazar olmuşum. Kitaplarımın isimleri de şunlar şunlarmış.” diye, daha konularını falan düşünmeden, yalnızca isimlerini yazardım ders kitaplarımın üzerine.

Kitapcafe Çocuk: Son derece verimli bir yazarımızsınız ve siz sadece çocuklar için yazmakla kalmıyor, birçok faaliyetler de bulunuyorsunuz. Çocukları bu derece önemseyen biri olarak “çocuk” kimdir desek?

Çocuk yaşamdır, gelecektir, umuttur. En güzel masal, en coşkulu şiir, en emek verilesi roman ve hiç bitmeyen bir öyküdür.

Kitapcafe Çocuk: Eserlerinizin konuları oldukça çeşitli. Bunların içerisinde korku öğeleri barındıran eserleriniz de var. Birçok ödül almış bir yazarımız olarak, çocuklar için yazılan eserlerde kriterleriniz nedir?

Sevinç, coşku, haz gibi korku da yaşamın bir parçası… Çocuğu bu duygudan soyutlayamayız. Ama korkuya kurguda yer vererek çocukların ve gençlerin bu duyguyla başa çıkmayı öğrenmelerini sağlayabiliriz.

Kitapcafe Çocuk: Koray Hanım klasik gelecek belki ama çocuk edebiyatı yayıncılığının geldiği noktayı değerlendirmenizi istesek, bize neler söylemek istersiniz? Sizce bu hususta daha neler yapılabilir?

Alan hızla büyüyüp gelişiyor. Nitelikli çocuk kitapları kadar niteliksiz çocuk kitapları da var maalesef. Okurlar, yazarlar ve yayıncılar… Hep birlikte iyi kitapların peşine düşmeliyiz.

Kitapcafe Çocuk: Çocuklar kitaplarında metinler kadar görselliğin de önemli olduğu hepimizce malum. Kitaplara bir de görsellikleri açısından bakarsak, durum sizin tarafınızdan nasıl görülüyor?

Orhan Pamuk Öteki Renkler’de kitap kapağını insan yüzüne benzetir ve şöyle der, “Her ikisi de bize kayıp bir mutluluğu anımsatırlar ya da keşfedeceğimiz keyifli dünyalar vaat ederler.” Çocuklar için keyifli bir yolculuğa çıkmak, güzel bir oyun oynamak gibidir kitap okumak. Bazen yalnızca kapak ve metinler değil, sayfalar boyu illüstrasyonlar da eşlik eder bu seyahatte onlara. Görseller metni tamamlar, meraklandırır ve bazen coşkuyu artırır. Yazı ve illüstrasyon bir bütündür aslında. Çocuk okudukları ile resimdekileri ilişkilendirip bambaşka anlamlar çıkarabilir.

Kitapcafe Çocuk: Çocuklar için yazmak veya çizmek isteyenler için neler söylemek istersiniz? İzlemeleri gereken yol için neler tavsiye edersiniz?

Okuyun, sindire sindire bol bol ve keyifle okuyun. Yazının sermayesi sözcüklerdir. Görsel okuma yapın, eleştirel okumayı öğrenin. Edebiyat eleştirilerini, incelemelerini okuyun. Yazın, bol bol kendinizi kısıtlamadan yazın. Kaleminiz yazdıkça açılır, anlatımınız yazdıkça kuvvetlenir. Yazarken kaygınız, “Kime yayınlatacağım? Ne zaman yayınlanacak?” olmasın. Önce gerçekten inandığınız bir eseri oluşturun ve unutmayın ki gerçek edebiyat mutlaka okuruyla buluşur.

Kitapcafe Çocuk: Koray Avcı Çakman Çocuklar için yazmasaydı ne olurdu diye bir soru sorsak, gerçi biz iyi ki yazmış diye düşünüyoruz ama.

Çok teşekkür ederim. Yazmak hayatımın öyle önemli bir parçası ki tek bir yanıtım yok buna. Zaman zaman söyleşilerde çocuklar da bu soruyu sorduklarında bazen astronot, bazen futbolcu, bazen buz dansçısı, derim. Aslında yazarken bunların hepsi oluyorum ki ben. O yüzden de kaçamak bir yanıt verip, “Kaf Dağı’nı aşan bir kaşif,” derim size de.

Kitapcafe Çocuk: Son olarak, çocuklarımıza kitap okumanın, günlük hayatımızı devam ettirirken yaptığımız diğer her davranış gibi bir gereklilik olduğunu nasıl kavratabiliriz? Ebeveynlere bu hususta tavsiyeleriniz nelerdir?

Victor Hugo, “Okuma ihtiyacı barut gibidir, bir kere tutuşunca artık sönmez olur,” der. Çocuklar öykünerek öğrenirler. Bizler okuyalım ki okuyan, kitabı seven nesiller yetiştirelim. Her fırsatta çocuklarımızla kitapçıları, sahafları gezelim; onlarla kitap alışverişine çıkalım. Nitelikli kitap seçimini öğretip, yalnızca kendi zamanımızda okuduklarımızla sınırlandırmayalım onları.

Kitapcafe Çocuk: Ne kadar yoğun programlarla yaşadığınızın farkındayız. Değerli zamanınızdan bize de ayırdığınız için çok teşekkür ediyor daha nice güzel eserlere diyoruz.

Bu içeri kitapcafe.com adlı internet sitesinden alıntılanmıştır. https://www.kitapcafe.com/koray-avci-cakman-ile-cocuk-edebiyati-uzerine-soylesi.html

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir